Yazı: 12:40 Insurtech

Türkiye Sigorta Su Raporu, Ülkenin Su Stresi Sınırında Olduğunu Gösteriyor

Türkiye Sigorta’nın yayımladığı Su Raporu, Türkiye’nin su stresi sınırında olduğunu ve su kıtlığı riskinin küresel ölçekte stratejik bir güvenlik konusu haline geldiğini ortaya koyuyor.

Türkiye Sigorta Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü, suyun geleceğini ve küresel su risklerini ele alan kapsamlı “Su Raporu”nu yayımladı. Raporda; dünyada su kıtlığının stratejik bir güvenlik başlığı haline geldiği, Türkiye’nin ise kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su miktarındaki gerileme nedeniyle su stresi sınırına geldiği belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası verilerine göre dünya nüfusunun üçte ikisi artık su stresi altında yaşıyor. Küresel çapta artan baskı, tarımdan enerjiye kadar tüm ekonomik politikaların su yönetimi ekseninde yeniden şekillenmesini zorunlu kılıyor. Su Raporu, bu dönüşümün sigorta ve özel emeklilik sektörü açısından da kritik öneme sahip olduğunu vurguluyor.

Türkiye Sigorta Hazine ve Emeklilik Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Gürol Sami Özer, suyun ekonomik ve stratejik değerine dikkat çekerek şu değerlendirmeyi paylaştı: “Küresel dengeler giderek su etrafında şekilleniyor. Türkiye’de kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su miktarının 1.400 m³ seviyelerine kadar gerilemesi, ülkemizin su stresi sınırında olduğunu gösteriyor. Sürdürülebilir büyümenin doğal kaynakların korunmasıyla mümkün olduğuna inanıyoruz. Su Raporu’nun, suyun ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerine ilişkin bütüncül bir bakış açısı sunmasını hedefliyoruz.”

Rapora göre Türkiye’de toplam su tüketiminin yaklaşık %70’i tarım sektöründe gerçekleşiyor. Ürün deseninin su verimliliğine göre yeniden planlanması ve akıllı sulama teknolojilerinin yaygınlaştırılması kritik önem taşıyor. Enerji yatırımlarının su kullanımındaki payı da dikkate alındığında, su yönetiminin sürdürülebilir enerji politikalarının vazgeçilmez bir parçası olduğu vurgulanıyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun öngörülerine göre yapay zeka tabanlı veri merkezlerinin su çekiminin 2027’ye kadar 4,2–6,6 milyar m³ artabileceği belirtiliyor. Bu projeksiyon; büyüyen dijital altyapının su kaynakları üzerindeki baskısını artıracağına işaret ediyor. WEF aynı zamanda iklim değişikliğinin yağış rejimini bozarak 1900’den bu yana küresel su kaynaklarını %20 azalttığını; önümüzdeki yıllarda ise %10–40 aralığında ek düşüşler olabileceğini aktarıyor.

Raporda su risklerinin finansal istikrar açısından da önemli olduğu ifade ediliyor. Bankacılık ve sigorta sektörünün su riski temelli kredi ve yatırım modellerini gündeme alması önerilirken, kuraklık, sel ve taşkın gibi olayların parametrik sigorta ürünlerinin değerini artırdığına dikkat çekiliyor. Su verimliliği, tarımsal teknoloji ve gıda güvenliği odaklı yatırımlar ise sürdürülebilir fonların öncelikli alanları arasında yer alıyor.

Raporda ayrıca su diplomasisinin bölgesel istikrar açısından kritik bir başlık olduğu belirtiliyor. Sınır aşan suların yönetiminde veri analitiği, uzaktan algılama ve yapay zeka tabanlı su izleme sistemlerinin diplomasi süreçlerini destekleyebileceği ifade ediliyor. Türkiye’de kentleşme ile artan su talebi karşısında geri dönüşüm, yağmur suyu toplama ve gri su kullanımının şehirlerin geleceğinde temel bileşenler arasında yer alması bekleniyor.

Türkiye Sigorta Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü, Su Raporu’nun yanı sıra Mega Trendler 5D, Altın Bir Bakış, Tarım ve Gıda, Petrol Raporu ve PENSURA 2025 gibi tematik çalışmalarıyla geleceğin risk ve fırsat alanlarına dair kapsamlı analizler yayımlamayı sürdürüyor.

Su riski, finansal sistemin karşı karşıya olduğu en karmaşık yapısal başlıklardan biri haline geliyor. Türkiye Sigorta’nın Su Raporu, çevresel riskin sigorta ve emeklilik sektörleri üzerindeki etkisini yalnızca operasyonel maliyetlerle sınırlı bir konu olarak değil, uzun vadeli finansal istikrarın koşullarını belirleyen stratejik bir faktör olarak ele alıyor. Özellikle su riskinin tarım teknolojileri, enerji yatırımları, parametrik sigorta ürünleri ve sürdürülebilir fonlar üzerinde oluşturduğu baskı, fintek ekosistemi için de yeni iş modellerine zemin hazırlıyor. Su temelli veri modelleri, insurtech girişimlerinin büyüme alanlarından biri haline gelebilir. Orta vadede, çevresel risklerin finansal fiyatlamaya dahil edilmesi kaçınılmaz görünüyor.

Kapat