biOnay Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, kimlik güvenliği konusunda aldıkları önlemlerden söz etti.
Son yıllarda sahte kimliklerle başkaları adına kredi çekme vakaları artarak hem bireyler hem de finansal kurumlar için ciddi bir tehdit oluşturmaya başladı. Özellikle kimlik bilgilerinin kötü niyetli kişilerin eline geçmesi, mağduriyetlerin yaşanmasına neden olurken, elektronik kimlik kartları ve gelişmiş kimlik doğrulama yöntemleri bu riske karşı etkili çözümler sunuyor.
Güvenli Kimlik Doğrulama Dolandırıcılığı Önleyebilir
Son dönemde artan sahte kimlik kullanımıyla kredi çekme girişimlerine karşı, güvenli kimlik doğrulama sistemleri büyük önem taşıyor. Dolandırıcılar, başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanarak bankalardan kredi çekebilirken, bu durum hem bireysel mağduriyetlere hem de finansal sistemde güven kaybına yol açabiliyor. Bu noktada, elektronik kimlik kartları ve biyometrik doğrulama sistemleri sahteciliğin önüne geçmek adına kritik bir rol oynuyor.
Elektronik kimlik kartlarının bankacılık işlemlerinde dolandırıcılığa karşı önemli bir bariyer oluşturduğunu belirten biOnay Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, “Vatandaşların kimlik bilgilerinin kötü niyetli kişilerin eline geçmesi, ciddi riskler taşıyor. Çipli kimlik kartları ve biyometrik doğrulama yöntemleri sayesinde bu tür dolandırıcılık girişimlerinin önüne geçmek mümkün. biOnay olarak, sahtecilik işlemlerine karşı güçlü teknolojiler geliştiriyoruz. Dijitalleşmenin her alanda yaygınlaştığı günümüzde, kimlik tespiti artık fotokopi belgelerle değil, elektronik doğrulama sistemleriyle yapılmalı” dedi.
Bankacılıkta E-İmza Dönemi Başlıyor
Kimlik güvenliği konusunda alınan önlemlerin yanı sıra, bankacılık işlemlerinde de güvenliği artıran çözümler geliştiriliyor. Bankacılık sözleşmelerinde e-imza kullanımının yaygınlaşması, sahtecilik girişimlerine karşı önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Ümit Yaşar Usta, banka müşterilerine kimlik kartlarına ücretsiz olarak yüklenebilen günlük e-imzalar ile bankacılık sözleşmelerinin güvenli bir şekilde imzalanabildiğini belirterek şunları söyledi:
“Bankalarda müşterilerin ıslak imza ile imzaladığı kredi sözleşmeleri, adres veya telefon değişiklik bildirimleri gibi işlemler artık e-imza ile gerçekleştirilebiliyor. Bu sayede hem kağıt israfının önüne geçiliyor hem de fiziksel arşivleme maliyetleri azalıyor. E-imzalı dokümanların hukuki ispat gücü de ıslak imzaya göre çok daha hızlı ve güvenli. Böylece ‘bu imza bana ait değil, krediyi ben çekmedim’ gibi itirazlar nedeniyle gereksiz yere uzayan icra mahkeme süreçleri de ortadan kalkıyor. Bankalar, güçlü kimlik doğrulama ve e-imza sistemleri sayesinde BDDK ve MASAK düzenlemelerine uyum sağlayarak müşteri güvenliğini en üst seviyeye çıkarıyor.”
Gelişen teknolojiyle birlikte finansal işlemlerde güvenliğin artırılması her zamankinden daha büyük bir önem taşıyor. Sahte kimliklerle gerçekleştirilen dolandırıcılık vakaları, finans sektörünü dijital çözümler üretmeye yönlendirirken, elektronik kimlik kartları ve e-imza gibi yenilikçi çözümler sahteciliği minimize etmeye yardımcı olabilir. Ancak bu sistemlerin daha geniş kitlelere ulaşması ve farkındalığın artırılması gerekiyor. Finansal kurumlar ve kullanıcılar, kimlik doğrulama süreçlerine daha fazla önem vererek bu tür dolandırıcılık girişimlerinin önüne geçebilir.
