Phoenix Group, 2025 yılının ikinci çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı.
Orta Doğu’nun halka açık ilk Bitcoin madencilik şirketi olan Phoenix Group (ADX: PHX), 2025 yılının ikinci çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Şirket, geçen yılın aynı dönemine göre gelirlerinde yüzde 43 oranında düşüş yaşarken, net zararı 29,2 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Buna karşın, global operasyonlarını sürdürerek dijital varlık rezervini genişleten Phoenix, madencilik kapasitesini artırmayı başardı.
Madencilik Gelirlerinde Daralma, Dijital Rezervlerde Büyüme
Phoenix Group, 30 Haziran 2025 itibarıyla sona eren üç aylık dönemde 29,1 milyon dolar gelir elde etti. Bu rakam, 2024’ün ikinci çeyreğinde açıklanan 51,2 milyon dolarlık gelirle kıyaslandığında ciddi bir düşüşe işaret ediyor. Şirket, aynı dönemde 29,2 milyon dolar zarar bildirirken, bir önceki yıl aynı dönemde 56,1 milyon dolar kâr açıklamıştı. 2025’in ilk yarısında toplam zarar 182,8 milyon dolara ulaştı; bu kayıpların 166,1 milyon dolarlık kısmı dijital varlıkların gerçekleşmemiş değer düşüklüklerinden kaynaklandı.
Bitcoin ve Solana Tabanlı Hazine Yapılanması
Şirket, Abu Dabi Menkul Kıymetler Borsası’nda (ADX) işlem gören şirketler arasında ilk kez dijital varlık hazine politikası geliştiren kurum olarak öne çıktı. Phoenix, ikinci çeyrekte 336 adet Bitcoin üretti; bunun 214’ü kendi operasyonlarından geldi. İlk altı ayda toplam 689 Bitcoin çıkaran şirket, madencilik gelirlerinden 21,1 milyon dolar sağladı.
Phoenix’in uzun vadeli rezervleri arasında 517 adet Bitcoin ve 610 bini aşkın Solana token yer alıyor. Şirketin Üst Yöneticisi ve Kurucu Ortağı Munaf Ali, “Phoenix yalnızca bir madencilik şirketi değil, inanç temelli bir dijital altyapı grubudur” diyerek, bu rezerv stratejisinin yalnızca maruz kalma değil, stratejik uyum anlamına geldiğini vurguladı.
Operasyonel Verimlilik Sürüyor
Yılın ikinci çeyreğinde kendi madencilik operasyonlarından yüzde 31 brüt kâr marjı elde eden Phoenix, enerji maliyetlerini önceki dönemlere kıyasla yüzde 14 oranında düşürdü. 2025’in ilk çeyreğinde 31,3 milyon dolar gelir elde eden şirket, ikinci çeyrekte çeyrek bazında yüzde 7’lik bir gerileme yaşadı ancak 153,6 milyon dolarlık ilk çeyrek zararına kıyasla net kaybını ciddi ölçüde azalttı.
Madencilik ekipman satışı ve barındırma hizmetlerinden elde edilen gelirler 8,1 milyon dolara gerileyerek bir önceki yılın aynı dönemine göre düşüş gösterdi. Bitcoin fiyatlarındaki dalgalanmalara bağlı olarak donanım talebindeki azalma, bu gelir kalemlerinde baskı yarattı.
Hisse Performansı ve ABD Planları
Phoenix Group’un hisseleri, Nisan-Haziran döneminde yüzde 72 artış göstererek ADX’te en çok işlem gören hisselerden biri oldu. Temmuz ayında da yükselişini sürdüren şirket, Nisan başından bu yana yüzde 110 değer kazandı. Hisse fiyatı, son olarak yüzde 3,25 düşüşle 1,49 AED seviyesinden işlem gördü. Şirketin hisseleri hâlâ halka arz sonrası zirvesinin yüzde 40 altında yer alsa da, “penny-stock” statüsünden çıkmayı başardı.
Phoenix, ABD’de potansiyel bir ikincil halka arz olasılığını değerlendiriyor. Ayrıca, Kuzey Amerika’daki Bitcoin madencilik faaliyetlerini genişletme planlarını sürdürüyor.
Yapay Zeka Altyapısına Geçiş
Phoenix, geleneksel madenciliğin ötesine geçerek yapay zeka ve yüksek performanslı hesaplama (HPC) uygulamaları için altyapı dönüşüm projeleri yürütüyor. Şirket, 2027 yılına kadar hibrit altyapılarda 1 gigawatt kapasiteye ulaşmayı hedefliyor. Munaf Ali, “Küresel ölçekte kullanılmayan altyapıları konsolide etme fırsatları görüyoruz” diyerek, sektördeki küçük oyuncuların enerji ve arazi varlıklarını değerlendirmekte zorlandığını belirtti.
Phoenix Group, şu anda Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin en büyük Bitcoin madencisi konumunda bulunuyor. Ancak küresel rekabetin arttığı bir dönemde, stratejik dönüşüm planları ile sürdürülebilir büyüme hedefliyor.
Kripto piyasalarındaki dalgalanmaların etkisiyle gelirleri daralan Phoenix Group, klasik madencilik anlayışının ötesine geçerek dijital varlık hazinesi ve yapay zeka altyapısına yöneliyor. Şirketin ABD piyasalarına açılma hedefi ve hibrit altyapı yatırımları, yalnızca bölgesel liderliği değil, küresel konumlanmayı da yeniden tanımlıyor. Orta Doğu merkezli bir oyuncunun bu denli agresif stratejilerle öne çıkması, sektörün yapısal dönüşümüne dair önemli sinyaller sunuyor.
