Deniz Portföy, Türkiye’de teknoloji girişimciliğini ve yenilikçi üretim kapasitesini desteklemek amacıyla Teknopark İstanbul iş birliğiyle Teknopark İstanbul Çağla Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nu (Çağla GSYF) hayata geçirdi. Yeni fon, erken aşama teknoloji girişimlerine uzun vadeli ve nitelikli kaynak sağlamayı hedefliyor.
Çağla GSYF, yalnızca finansman sunan bir yapı olarak konumlanmıyor. Fon kapsamında girişimlere mentörlük, ticarileşme desteği ve ekosistem entegrasyonu gibi çok boyutlu katkılar sağlanıyor. Amaç, küresel ölçekte rekabet edebilecek teknoloji girişimlerinin ortaya çıkmasını desteklerken Türkiye’nin teknoloji üretim kapasitesini kalıcı biçimde güçlendirmek.
Fonun yatırım odağında fintech, oyun, yeşil teknoloji, mobilite ve yapay zeka alanları yer alıyor. Tohum öncesi ve tohum aşamasındaki girişimler, ürün geliştirme süreçlerinden pazara açılma aşamasına kadar bütüncül bir destek modeliyle ele alınıyor. Bu yaklaşım, erken aşamada ölçeklenebilir iş modellerinin oluşmasını hızlandırmayı amaçlıyor.
Deniz Portföy Genel Müdürü Haldun Alperat, söz konusu fonun arkasındaki vizyonu şu sözlerle özetledi: Türkiye’de inovasyonun ve girişimcilik ekosisteminin dengeli biçimde gelişmesi için uzun vadeli ve nitelikli kaynak sağlamayı önceliklendirdiklerini belirten Alperat, Çağla GSYF’nin mentörlük ve ekosistem desteğini finansmanla birlikte sunan bütüncül bir model olarak tasarlandığını vurguladı.
Teknopark İstanbul tarafında ise fonun ekosisteme doğrudan etki yaratması hedefleniyor. Teknopark İstanbul Genel Müdürü Abdurrahman Akyol, erken aşama girişimlere yalnızca sermaye aktarımı yapılmadığını, ürün geliştirme süreçlerine ivme kazandıran sürdürülebilir bir destek mekanizmasının kurulduğunu ifade etti. Akyol, bugüne kadar tohum öncesi ve tohum aşamasındaki projelere yaklaşık 500 bin dolarlık yatırım kararı alındığını, birkaç yıl içinde fon büyüklüğünün 10 milyon dolara ulaşmasının hedeflendiğini paylaştı.
Girişim sermayesi fonlarının ekosisteme katkısı artık yalnızca aktarılan sermaye tutarıyla ölçülmüyor. Çağla GSYF, erken aşama girişimlerin en çok ihtiyaç duyduğu mentörlük, ticarileşme ve doğru ekosistemle buluşma başlıklarını aynı çatı altında toplamasıyla öne çıkıyor. Kurumsal portföy yönetimi tecrübesi ile teknopark ekosisteminin sahaya yakın yapısının birleşmesi, fonun yatırım yaptığı girişimlerin hayatta kalma ve ölçeklenme ihtimalini belirgin biçimde artırıyor. Önümüzdeki dönemde bu tür hibrit modellerin Türkiye girişimcilik ekosisteminde daha yaygın görülmesi sürpriz olmayacak.
